18.02.2019
Eski çaÄŸlarda insanlar, tabanı deri veya tahtadan sandallar giyerdi. Bu tür sandallara Eski Mısırlıların mezarlarında sık sık rastalanmaktadır. Eski Yunanlıların avlanırken uzun çizme giydikleri görülmüÅŸtür, bununla birlikte banyoya bile ayakkabı ile girdikleri bilinmektedir. Girit’teki Minos uygarlığı ve Roma dönemlerinde bu tür ayakkabı ve çizmeler kullanılmıştır.
OrtaçaÄŸda, ayağı sarması için yumuÅŸak deri ya da kumaÅŸtan yapılan ayakkabıların burunları sivriydi. Yolculuk sırasında ise potinler ya da baldırlara kadar çıkan çizmeler giyilirdi. 14. yüzyıl sonlarına doÄŸru öylesine uzun burunlu ayakkabılar üretildi ki, bunlarla yürüyebilmek için ayakkabının burnunu bir zincirle diz kemerine baÄŸlamak gerekiyordu.
Daha sonraki tarihlerde ayakkabılara yüksek mantar topuklar eklendi. Ayakkabıyı korumak amacıyla giyilen mantar topuklu ÅŸosonlar 1575’te moda oldu. Ama kötü havalarda ya da çok yağışlı bölgelerde tahta tabanlı ayakkabılar da giyiliyordu. Bu tür tahta ayakkabıları (sabo), Hollandalı çiftçiler günümüzde de giymezler.
17. yüzyılın baÅŸlarında ayakkabıların yerini alan yüksek topuklu uzun çizmeler, evde bile giyiliyordu. Sonraları, dantelli çorapların görünmesi için çizmelerin üst kenarları dışa doÄŸru kıvrıldı. 1660’tan sonra siyah, üzeri baÄŸcıklı ya da tokalı, kalkık kare burunlu ayakkabılar çizmenin yerini aldı. Kadın ayakkabıları erkek ayakkabılarının modasını izledi. 17. yüzyıldan baÅŸlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün bir biçim aldı.
1720’lere kadar kare burunlu ayakkabılar yaygındı. Bu tarihten sonra bunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar aldı. 1770’lerde üstte geniÅŸ kıvrımları bulunmayan uzun çizmeler moda oldu. 18. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılıyor ve toka, kurdele ya da fiyonklarla süsleniyordu. Yüksek topuklu ayakkabılar 1790’da tümüyle ortadan kalktı. Sokaklar ve yollar öylesine kötü ve çamurluydu ki, insanlar evden dışarıya çıkarken ÅŸosonlarını giymek zorunda kalıyorlardı.
19. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da kadifedendi ve topuksuzdu. Erkekler ise genellikle düÄŸmeli, baÄŸcıklı ya da yanları esnek çizmeler giyiyorlardı. 1860’ların baÄŸcıksız ve yanları esnek yarım çizmeleri çoÄŸu zaman beyaz ipekten yapılıyordu. On yıl sonra yüksek topuklar yeniden moda oldu, çizmeler de yanları düÄŸmeli olarak yapılmaya baÅŸlandı. Ayakkabılarda ve çizmelerde hâlâ bez kullanılıyordu, ama ayakkabıların burunları bazen deriden yapılıyordu.
19. yüzyılda kadınlar fabrikalarda ve bürolarda çalışmaya, ayrıca yürüyüÅŸ ve bisiklete binmek gibi sporlar yapmaya baÅŸlayınca daha saÄŸlam ayakkabılar kaçınılmaz hale geldi. BaÄŸcıklı rahat yürüyüÅŸ ayakkabısı Birinci Dünya Savaşı (1914-18) sırasında ortaya çıktı. Günümüzde de ayakkabı yapımında moda önemli rol oynamaktadır.